Açıklamalar
"Dünyanın en güzel sokağı"nın manzarasına hayran kalarak, bu görkemli binaya mülkün özel girişinden giriyoruz. Tavanları 6 metreyi aşan anıtsal özel fuayesi ve iki taş merdiveni hayranlıkla izliyoruz. Merdivenlerden çıkmadan önce, sol tarafta iki büyük pencereli depo odası görüyoruz; arkadaki Fransız pencereden gelen ışık dikkatimizi çekiyor. Oraya ulaşıyoruz ve dışarı çıktığımızda kendimizi büyüleyici bir yeşil alanın içinde buluyoruz: Bir pergola bizi öğle güneşinden koruyor ve sağ tarafta, artık tamamen doğal ışığa maruz kalan 150 metrekarelik bahçeyi görmemizi sağlıyor. Bu keşiften heyecan duyarak, bu muhteşem konuttaki turumuza daha da büyük bir merakla devam ediyoruz! Taş merdivenleri tırmanırken, kendimizi çok sayıda pencereye sahip, bahçenin ve diğer yeşil alanların ışığı ve manzarasıyla zenginleşen özel terasımıza açılan bir asma katta buluyoruz. Devam ederek, tavanları da çok yüksek ve her yerin ışıkla aydınlandığı Piano Nobile'ye giriyoruz. Karşılaştığımız ilk oda, Büyük Kanal'ın eşsiz bir manzarasını çerçeveleyen görkemli bir portala sahip oturma odası. Özellikle, Cannaregio Kanalı'nın kesiştiği noktada bulunan bu oda, Venedik'te doğrudan su manzarasına sahip birkaç Piano Nobili'den biri. Balkondan Palazzo Labia ve Santa Lucia Tapınağı'nı net bir şekilde görebiliyorsunuz. Sağ kanatta, yine manzaralı geniş bir yatak odası, bitişiğinde oturma odası, ferah bir banyo, mutfak alanı ve büyük bir dolap bulunuyor. Sol kanatta ise manzaralı bir başka geniş yatak odası, mermer bir banyo ve davetkar ve zarif bir hava katan antika şömineli bir yatak odası daha bulunuyor. Girişe dönüp, yine oldukça aydınlık ve yeşilliklere bakan bir diğer yatak odasına çıkan büyük merdiveni çevreleyen koridoru dolaşıyoruz. Bu mülkün, güvenle benzersiz diyebileceğimiz özellikleri var: anıtsal özel giriş holünden özel bahçeye; Büyük Kanal ve anıtlarının muhteşem manzarasından odaların nefes kesici parlaklığına kadar. Venedik'te eşi benzeri olmayan bu çözüm, hem misafirperver ve görkemli bir konut hem de foseptik çukurlarının varlığıyla daha da güçlenen bir yatırım olarak öne çıkıyor. Ziyaretin sonunda Peggy Guggenheim'ın bir düşüncesi kendiliğinden aklıma geliyor: "Güzellikte Venedik ile rekabet edebilecek bir şey varsa, o da bu şehrin gün batımında Büyük Kanal'daki yansımasıdır." Santa Croce bölgesi, adını antik Santa Croce kilisesinden alıyor; Venedik'i anakaraya bağlayan bu bölge, hem Piazzale Roma hem de Santa Lucia tren istasyonu sayesinde her türlü ulaşım aracıyla en iyi şekilde hizmet veriyor. Önemli turistik yerler arasında San Giacomo dell'Orio kiliseleri, San Stae, San Nicola da Tolentino tapınağı ve San Simeone'ye adanmış iki kilise: San Simeon Grando veya Profeta ve San Simeon Piccolo yer alıyor. Tesis, Venedik'in ikonik yerlerine sadece birkaç adım mesafede yaşama olanağını, şehrin ticari hayatının yüzyıllar boyunca geliştiği Santa Croce semtinin kalbinde, yakınlardaki toplu taşıma duraklarının (Riva de Biasio ve tren istasyonu) sağladığı ulaşım kolaylığıyla birleştiren bir konumda yer almaktadır.